Organik mimari, doğal çevre ile uyumlu binalar yaratmaya odaklanan bir tasarım anlayışıdır. 20. yüzyılın başlarında, modern mimarinin mekanik ve endüstriyel doğasına bir yanıt olarak ortaya çıkmıştır. Organik mimarinin ortaya çıkmasındaki ana fikir yalnızca işlevsel değildir; aynı zamanda estetik açıdan hoş ve çevresel olarak sürdürülebilir yapılar yaratmaktır. Organik mimarlık tasarım anlayışı ile bugüne kadar birçok konut, ofis binası, okul ve müze tasarlanmıştır. Günümüzde de popülerliğini koruyan organik mimarlık, tasarımlara ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Şelale Evi / Pensilvanya, Amerika Birleşik Devletleri
Bizler parke üreticileri olarak yüksek kaliteli, sürdürülebilir zemin kaplama çözümlerimiz ile organik mimariye sahip yapıların oluşturulmasında önemli role sahip olduğumuzun bilincinde olarak, bu haftaki blog yazımızda, organik mimarinin ilkelerini ve parke döşemenin bu tasarım felsefesine nasıl katkı sunulabileceğini incelemek istedik.
Learning Hub, Singapur, Heatherwick Architecture / © Hufton+Crow
Organik Mimarlık Nedir?
Organik mimari, en genel tanımı ile, çevre ile uyumlu binalar yaratmayı amaçlayan tasarım anlayışıdır. Binaların doğal çevre ile bütünleşmeleri gerektiği fikrini benimsemektedir. Organik bir binanın tasarımı önceden belirlenmiş değildir; aksine bina inşa edildikçe, kullanıcı eylemleri farklılaştıkça gelişir. Bu yaklaşım, sadece işlevsel anlamda değil, aynı zamanda görsel olarak çekici ve çevre ile uyumlu yapılar yaratmayı da sağlamaktadır.
Organik mimari başlıca aşağıdaki ilkelere dayanmaktadır:
Çevre ile bütünlük: Organik binalar çevreleriyle uyum içinde olmalı ve peyzajın ayrılmaz bir parçası haline gelmelidir.
İşlevsellik: Organik bir yapının tasarımı, kullanım amacına göre belirlenmeli ve yapının tüm bölümleri bir bütün olarak işlemeli ve hizmet vermelidir.
Doğal malzemeler: Organik mimari, bina ve çevre arasında uyumlu bir ilişki oluşturmak için ahşap, taş ve kil gibi doğal yapı malzemelerinin kullanımını desteklemektedir.
Sadelik: Organik binalar basit, süssüz formlarıyla karakterize edilir. Bu sadelik anlayışı ile binanın çevreyle uyum sağlamasına ve binanın işlevselliğinin vurgulamasına izin verir.
Esneklik: Organik binalar, ortamdaki değişikliklere ve bina sakinlerinin ihtiyaçlarına izin verecek şekilde esnek mekânlara sahip olmalıdır.
Lamine Parke Döşeme Sistemleri Organik Mimariye Nasıl Katkı Sağlayabilir?
Lamine parke döşemeler, doğal materyallerden üretildiği ve görsel olarak çekici bir yapıya sahip olduğu için organik mimariye sahip yapılar için mükemmel bir tercihtir. Organik yapılarda lamine parke kullanmak, yapı ve çevre arasında uyumlu bir ilişkinin kurulmasına yardımcı olabilir. Lamine parke döşeme sistemlerinin organik mimariye katkıda bulunabileceği başlıklardan bazıları şunlardır:
Doğal malzemeler: Lamine parke döşeme tipik olarak yenilenebilir ve biyolojik olarak parçalanabilen sert ağaç gibi sürdürülebilir malzemelerden üretilir. Bu nedenle, parke döşemeler sürdürülebilir bir döşeme çözümü arayanlar için mükemmel bir tercihtir.
Estetik: Lamine parke zeminler, organik mimariye sahip bir binada sıcak ve davetkar bir atmosfer yaratmaya yardımcı olacak olan çekici, doğal bir görünüme sahiptir. Lamine parkelerde farklı ağaç türlerinin ve desenlerinin kullanılması mekâna özel bir doku katacak, doğal çevre ile uyumlu benzersiz bir görünüm yaratacaktır.
Dayanıklılık: Lamine parke döşemeler, yoğun yaya trafiğine karşı dayanımı yüksek ve uzun yıllar kullanılabilen döşeme sistemleridir. Bu nedenle, organik mimari tasarıma sahip bir yapıda, yüksek kullanıcı trafik ağına sahip alanlar için mükemmel bir tercihtir.
Sürdürülebilirlik: Lamine parke döşemeler, binanın karbon ayak izini azaltan, sürdürülebilir bir yapı malzemesidir. Kullanım ömrü tamamlanan lamine parkeler geri dönüştürülebilir veya ömrünün sonunda yeniden kullanılabilir, bu da onu diğer döşeme türlerine göre daha sürdürülebilir bir seçenek haline getirir.
Rådhuset Metro İstasyonu / Stockholm, İsveç
Casa Milà / Barcelona, İspanya
Organik mimari tasarıma sahip yapılardan örnekler:
Casa Milà (1910): Katalan Mimar Antoni Gaudí’nin tasarımını yaptığı tarihi yapıdır. Doğadan izler taşıyan yapı, organik mimari anlayışın ilk örneklerindendir.
Şelale Evi (1939): ‘Organik Mimari’ye isim veren Frank Lloyd Wright’ın tasarımı olan ikonik yapıdır. Yapı doğa ile büyünlük oluşturup şelalenin üzerine inşa edilmiştir.
Rådhuset Metro İstasyonu (1975): Sigvard Olsson tarafından tasarlanan metro istasyonu İsveç’in başkenti Stockholm’da konumlanmaktadır. Metro istasyonu, bir mağaranın içerisindeymiş hissi uyandırmaktadır.
Learning Hub (2013): Singapur’da konumlanan yapı, Londra merkezli mimari tasarım ofisi Heatherwick Mimarlık tarafından tasarlanmıştır. Kıvrımlı yapıya sahip binanın cephe kaplamaları özel kalıplarla üretilmiştir.
DENDRO olarak tasarım dünyasının geçmişten günümüze etkilerini araştırıyor ve sizlerin de keyifle okuyabileceği yazılar derliyoruz. Diğer yazılarımızı okumak, DENDRO’nun sahip olduğu geniş parke ürün gamını incelemek, evlerinize kimlik kazandırmaya aday olan ve ilhamını doğadan alan ürünlerimiz hakkında bilgi sahibi olmak için www.dendro.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kaynakça:
masterclass.com
heatherwick.com