Ahşabın Yükselişi: Yüksek Yapılarda Yenilikçi Tasarımlar | DENDRO Parke Sanayi A.Ş.
Bayi Giriş
Ahşabın Yükselişi: Yüksek Yapılarda Yenilikçi Tasarımlar
15/04/2024
Yüksek yapıların inşasında ahşabın kullanımına olan ilgi, çeşitli potansiyel faydaları nedeniyle artış gösteriyor. En belirgin kazanım, beton ve çelik kullanan mevcut inşaat yöntemlerinin aksine ahşabın yenilenebilir bir kaynak olmasına dayanıyor. Araştırmalar, maliyetlerin düşürülmesi, inşaat sürelerinin iyileştirilmesi, yangın direncinin artırılması ve binaların toplam ağırlığının önemli ölçüde azaltılması gibi diğer olası avantajları da göz önünde bulunduruyor.

Görsel archdaily.com sitesinden alındı.


Yüksek ahşap binalarla ilgili denemeler, aynı zamanda, çelik ve beton yapı formlarını taklit etmek yerine, yeni tasarım potansiyelleri yaratmayı hedefliyor. Ahşap yapıya geçiş, kentsel ortamlar ve mimari formlar üzerinde daha geniş bir olumlu etkiye sahip olabilir ve sadece binaların estetiğini değil, aynı zamanda yapısal metodolojileri de yeniden düşünmek için fırsatlar sunabilir. Nasıl ki 19. ve 20. yüzyıllarda çelik, cam ve beton gibi malzemelerdeki büyük yenilikler, yeni yapı tiplerinin ortaya çıkmasına yol açtıysa; ahşap yapıdaki inovasyonlar da 21. yüzyılda tamamen yeni şehir deneyimlerine kapı aralayabilir.


Mjøstårnet Mjøsa Gölü Kulesi / Voll Arkitekter



Görsel archdaily.com sitesinden alındı.

 

Adı "Mjøsa Kulesi" anlamına gelen Mjøstårnet, Norveç’in Brumunddal kentinde yer alıyor. 280 metre yüksekliğe sahip olan ve 18 kattan oluşan yapı, ofis alanlarını, konut birimlerini ve 72 odalı bir oteli bir araya getiriyor. Sürdürülebilir mimarinin geleceğini ve yapı mühendisliğindeki yeni başarıları merak eden ziyaretçiler için bir uğrak noktası olan bu bina, yapıların nadiren 10 katın üzerine çıktığı Norveç'in en yüksek üçüncü kulesi olarak göze çarpıyor. Mjøstårnet, kent siluetine hakim olmasına rağmen, dünyanın en yüksek yapısı olan Dubai'deki Burj Khalifa'nın onda biri yüksekliğinde.  



Görsel archdaily.com sitesinden alındı.

 

Dayanıklılığı ve sağlamlığının arkasında çelik ve beton değil, glulamdan yapılmış devasa ahşap kirişler yer alıyor. Glulam, kereste parçalarının suya dayanıklı yapıştırıcılarla birbirine bağlandığı, kerestenin mimari potansiyelini göz önüne seren bir mühendislik ürünü olup, Norveç'in kara parçasının yaklaşık üçte birini kaplayan ladin ve çam ormanlarından endüstriyel ölçekte üretiliyor. Binayı destekleyen büyük kolonların yanı sıra, duvarları kesen ve en kalınları neredeyse beş metreye iki metre olan açılı taşıyıcı destekler, devasa bir Jenga setinin parçaları gibi görünen glulam bloklardan oluşuyor. Mjøstårnet'in şeffaf cephesini kaplayan turuncu-kahverengi budaklı kereste paneller ise koyu dikey ahşap damarlı çizgileriyle gözü yukarı doğru yönlendirirken yapının ihtişam duygusunu besliyor. 


Sara Kulturhus Merkezi / White Arkitekter


Sara Kulturhus Merkezi, İsveç'in Skellefteå kentinde konumlanıyor. Kuzey İsveç'te, Kuzey Kutup Dairesi'nin hemen altında yer alan Skellefteå, uzun bir ahşap yapı geleneğine sahip bir bölge olmasıyla biliniyor. Ahşap iskeletli bir kule kompleksi olan Sara Kültür Merkezi, tüm kültürel fonksiyonların yan yana yaşadığı sürdürülebilir tasarım ve inşaat için bir model sunuyor. Sanat, performans ve edebiyat mekânlarının yanı sıra bir oteli de barındıran Sara Kulturhus Merkezi, 72,8 metre yüksekliği ile dünyanın bugüne kadarki en yüksek ahşap binalarından biri olarak öne çıkıyor. Mimarlık stüdyosu White Arkitekter'in kullanım ömrü boyunca karbon negatif olacak şekilde tasarladığı CLT ve glulamdan yapılmış ve 2021 yılında tamamlanmış bu yapı, tiyatro, galeri, kütüphane, müze ve otel gibi çeşitli ve kapsamlı işlevlere karşılık geliyor. 

 


Görsel whitearkitekter.com sitesinden alındı.

 

Oakwood Timber Tower / PLP Architecture


Bir konut projesi olarak tasarlanan Oakwood Timber Tower'ın kavramsal tasarımı PLP Mimarlık tarafından Cambridge Üniversitesi Doğal Malzeme İnovasyon Merkezi ile işbirliği içinde hazırlandı. Şu anda hala tasarım aşamasında olan proje için, bilim insanları, mühendisler ve mimarlardan oluşan disiplinler arası bir ekip hummalı bir çalışma yürütüyor. Oakwood Timber Tower’ın 300 metre ile Londra'nın en yüksek ikinci binası olması planlanıyor. Ahşabın mikroskobik hücre yapısından yüksek binanın güçlü rüzgarlara dayanma kabiliyetine kadar her düzeyde araştırma yapılıyor. Londra'nın Barbican Sitesi'nin merkezinde, bir beton konut kompleksinde yükselmesi planlanan bu yapı, sürdürülebilir mimarinin ahşap öncüsü olarak sembolik bir değer üstleniyor.


Oakwood Timber Tower projesinin baş mimarı Kevin Flanagan, çapraz lamine ahşap modüler panellerin genellikle beton elemanlara kıyasla üçte bir sürede inşa edilebildiğini belirtiyor. Ahşabın düşük ağırlığı, kentsel gelişim söz konusu olduğunda muazzam avantajlar sunuyor. 

 


Görsel ubm-development.com sitesinden alındı.

 

Araştırma grubu, ahşabın yüksek yapılarda ana inşaat malzemesi olarak kullanılmasını teşvik etmekle görevlendirilmiş. Dünyanın dört bir yanındaki uzmanlar şu anda bu yenilenebilir kaynağı geleceğin yapı malzemesi olarak görüyor.

 

 

Kaynaklar


https://www.archdaily.com/1006779/timber-skyscrapers-a-low-carbon-typology-for-the-21st-century?ad_source=search&ad_medium=projects_tab&ad_source=search&ad_medium=search_result_all

https://www.newyorker.com/magazine/2022/04/25/transforming-trees-into-skyscrapers
https://www.dezeen.com/2023/03/29/worlds-tallest-buildings-mass-timber-revolution/
https://whitearkitekter.com/project/sara-cultural-centre/
https://www.ubm-development.com/magazin/en/oakwood-timber-tower/

 

 

© 2023 DENDRO Parke Sanayi A.Ş.Tüm hakları saklıdır.
  Çek Yükle Dene