Bugün yaşam alanlarımızın hemen hemen her yerinde bize sıcaklığı, estetik duruşu, doğallığı, birbirinden güzel renkleri, dokusu ve türleri ile eşlik eden parkelerimizin zaman yolculuğunu sizler için derledik.
1875 - Les Raboteurs de Parke (Yer Sıyırıcılar) - Gustave Caillebotte
Ahşap, kolayca bulunabilirliği sayesinde, insanlığın en temel ihtiyaçlarını sağlayarak hayatta kalması (sıcak kalmak, yemek pişirmek, ateş yakmak gibi) ve teknolojik ilerlemelerin sağlanabilmesi için değerli bir kaynak olarak yüzyıllar boyunca hizmet etti.
Ahşabın yapı malzemesi olarak kullanılması, yazılı tarihin öncesine dayanmaktadır. Eski çağlarda yaşam alanlarını oluşturan yapılar dallar ve keresteler kullanılarak elde edildi. Evlerden teknelere, gemilerden el aletlerine kadar her şey çeşitli ağaç türleri kullanılarak inşa edildi. Ahşabın yapısal bir yapı malzemesi olarak kullanılması, büyük ağaçların bol olduğu kuzey iklimlerinde çok daha yaygındı.
Bilinen tarihi kayıtlara göre, sert ahşabın bir döşeme malzemesi olarak ortaya çıkması ise Orta Çağ'a dayanmaktadır.
Fransız Parke Tarihi
Türkçemizdeki "Parke" kelimesi, Fransızca ahşap zemin anlamına gelen "Parquet" teriminden gelmiştir. Parquet kelimesi de "küçük kapalı alan" anlamına gelen "Parchet" kelimesinden türemiştir.
İlk parkeler, zanaatkarların küçük ahşap blokları geometrik desenlerde, farklı renk ve boyutlarda blokları farklı şekillerde birleştirerek yaratılmıştır. Tarihi 16. yüzyıl Fransa'sına kadar uzanır.
Başta Fransa ve sonra dünyadaki malikane ve şatoların büyük bölümü taş ocağında kesilmiş mermer veya taşlarla döşenmişti. Ahşap kirişler üzerine kurulan bu tür maliyetli zeminler ağırlık ve ıslak yıkama nedenleri ile alttaki ahşap karkası olumsuz etkiliyordu. Sonu olmayan bir bakım zorluğu yaratıyordu. Bu sebep ile döşemede yapılan yenilik 16. Yüzyıl Fransa'sında yepyeni bir moda yarattı. Mozaik tarzlı yeni ahşap döşeme tüm dünyada yankı yarattı.
1625'ten itibaren sanatsal Fransız parke ve kakma desenleri ortaya çıkmaya başladı. Bu zeminler kesilmiş küçük ahşap parçaların, birbirine zıt üç boyutlu tasarımlarda ve elle birleştirilmesinden oluşuyordu. Birleştirildikten sonra elle kazınıyor, kumla ovuluyor ve parlak hale gelinceye kadar parlatılıyordu. Bu titiz el işçiliği, yalnızca en varlıklı müşteriler ve kraliyet ailesi için uygundu.
Versailles Sarayı – Aynalar Salonu
1684 yılında, Louis XIV, Fransa'daki ünlü Versailles Sarayı'ndaki çoğu odanın eski mermer zeminlerini adını bu sarayla ünlenmesinden de alan ‘Versailles parke panellerle’ ile değiştirildi. Versailles Sarayı'ndaki en ünlü oda olan Aynalar Salonu, yaklaşık 75 metre uzunluğa sahip parke zemin ile dünyanın en ünlülerinden biridir ve o dönemde saraylarda inşa edilen süslü ahşap zeminlerin en güzel örneklerindendir.
Versailles parkeler, kare form içine çapraz yerleştirilmiş desenden oluşmakta ve günümüzde hala bu isimle tanınmaktadır. Kraliçenin muhafız odasının döşemeleri ise diğer odalardan farklı tasarlanarak, bu odaya Chevron isimli V formlu bir zemin kaplaması düşünülmüştür. Chevron Parke döşemenin ilk referanslarından biri olma özelliğindedir.
Versailles Sarayı’ndaki ahşap yer kaplamalar, o günlerde çok ilgi çekmiştir ve insanlar parke adındaki döşeme ürününü bu sayede daha iyi tanımaya başlamışlardır. Fakat bu yıllarda, oldukça yüksek olan parke fiyatları, insanların parkeyi kolay kolay tercih edememelerine sebep olmuştur.
Kentleşme, parkeye olan talebi arttırmış ancak insanlar parkenin üretimi ve uygulamasının sıkıntıları düşünüldüğünde, daha kolay üretilen ve uygulanan parke arayışına girmişlerdir.
Teknolojik Gelişmeler ile Parkenin Yaygınlaşması
19. yüzyılın başlarında, giderek daha fazla parke deseni ortaya çıkmaya başladı, ancak yine de sadece en zengin evlerde yerini alıyordu.
Endüstriyel çağ ile, kerestenin daha ince öğütülmesi için makineler geliştirildi. Bu dönemde buhar ve elektrik gücünün gelişimi, daha iyi konut ihtiyacının artmasına ve ardından daha fazla ahşap döşeme malzemesi talebine yol açtı. Meşe, mevcudiyeti, maliyeti, kolay işlenmesi, gücü ve güzelliği nedeniyle hızla tercih edilen tür haline geldi. Artan talep ve dünya ticaretindeki büyük artışla birlikte, farklı yerli sert ağaçların yanı sıra egzotik ithal türlerin kullanımı hızla gelişmeye başladı.
Bugün aşina olduğumuz benzerlikteki parke döşeme endüstrisi, 20. yüzyılın başlangıcından hemen önce başladı. 1885'te, tahtaların birbirine geçip kenetlenerek sıkıca oturmasını sağlayan, plakaların kenarlarında lamba-zıvana (dil-oluk) birleşim detayını sağlayan makine geliştirildi.
Teknoloji hızla ilerledi, süreç daha iyi frezeleme seçenekleri getirdi ve daha kolay kurulum sağlandı. Daha sonra merkezi ısıtma sistemi devreye girdi ve parke zeminlere zarar vermeye başladı. Kuru fırının icadı, döşemeye normal yaşam koşullarında başarılı olmak için daha iyi bir şans verdi. Bu küçük aksiliğe rağmen, ahşap döşeme hala açık ara en popüler seçenekti.
Parke Endüstrisindeki Dalgalanma
Parke; zemin döşeme ürünleri dünyasındaki devriminin ardından, kendini fazlasıyla ispatlamış ve lüks iç tasarımda bir numaralı tercih haline gelmiştir ancak parke döşemelerin yükselişi kısa sürmüştür. Değişen tasarım anlayışları ve sanayi devriminin sonucunda; halı, seramik, taş, fayans ve çıplak beton gibi döşemeler uygulanabilir tasarım trendi haline geldi ve zemin uygulamalarında parkeye rakip olarak, parke endüstrisinde dalgalanma yaşattı.
1966'da ABD Federal Konut Kurumu, halı döşemeyi 30 yıllık bir ipotek kapsamında onayladı. Hem ev sahipleri hem de inşaatçılar, pahalı ve yoğun emek isteyen sert ahşaptan daha ucuz, daha kolay ve daha hızlı döşenen halılara rağbet ettiler. Bu karar, 1980'lerin ortalarına kadar gelen süreçte parke döşeme endüstrisinin düşüşünde önemli bir rol oynadı.
Yeni Bir Devrin Başlangıcı: Lamine Parkenin İcadı
20.yüzyılın ortalarına kadar kullanılan tek alternatif; tek katmanlı ahşap yapıları ile masif parkelerdi. Ancak iklim ve ortam şartlarından etkilenerek stabilitesini kaybetmesi ve daha ekolojik bir ürün arayışı ile birlikte 1983 yılında çok katmanlı ahşap döşeme sistemi olan lamine parkenin tasarlanması ve üretilmesi ile parke sektöründe bir devrim gerçekleşti.
Lamine parke, ahşap tabakaların iki ya da üç katman olarak birbirlerine lamine edilmesi ile elde edilen doğal bir üründür. Alt katmanlar düşük değerdeki bir ağaçtan ya da kontrplaktan yapılırken, üst katmanda ise ağacın bizzat kendisi bulunur. Lamine parkenin kökeni ise, yapıştırma anlamına gelen ‘’lamine’’ den gelmekte ve birbirine yapışan katmanlardan oluşmuş malzemeyi temsil etmektedir.
Ahşap teknolojisi ve ahşap yapılar konusunda uzman, İtalyan mühendis Prof. Guglielmo Giordano tarafından icat edilen sistem ile, parkenin estetiği artarken, uygulanma kolaylığı sağlanmış ve çevresel faktörlere karşı dayanıklılığı en üst düzeye çıkarılmıştır.
Mimari bir öğe olarak tasarım kararlarına dahil olan parkeler, evlerimizden kamusal binalara kadar her yapıda gün geçtikçe artan etkin rol almaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, her zamankinden daha fazla seçenek sunarak, tasarımların vazgeçilmez zemin kaplama ürünleri arasında, yıllara meydan okuyan duruşu ile ilk sıradadır.
Dendro Lamine Parke, 2004 yılında dünya yapı sektörüne modern mimarinin ihtiyacı olan ürün ve uygulama yöntemlerini sunan Aspen Yapı ve Zemin A.Ş. tarafından kurulmuştur. Dendro kurulduğu günden bugüne lamine parke üretimindeki ürün kalitesiyle, sektörün dünya çapında önde gelen firmalarından biri haline gelmiştir.
Tarih içinde süre gelen Marküteri, Chevron & Herringbone, Planks-Country ve Planks-Pure Line modellerimiz ile parke kültürünü geleceğe taşıyoruz.
Kaynakça:
https://tr.wikipedia.org
https://www.builddirect.com